GelişimErzurumYazı

CAMİAMIZDA İZ BIRAKANLAR: AV. MÜNİR ALPAGUT Av. Sadrettin HAŞILOĞLU

Sevgili Okurlar;

Mesleğe başladığım ilk günlerde pek farkına varmasam da çok kısa bir süre içinde tasavvurlarımın ötesinde gayret sarf etmem gerektiğini anlamıştım. Çok değerli üstat meslektaşlarımın yanında, çok çetin bir yola girmiş olduğumu idrak ederek, bir yandan bu mesleğe yıllarını vermiş olan üstatlarımın bilgi ve tecrübelerinden faydalanarak mesleğimi ifa ederken diğer yandan da akademik çalışmalarımı devam ettirdim.

Rahle-i tedrisatından geçtiğim üstatlarımızın etrafında genç meslektaşlarımla birlikte oluyor, Erzurum’un meslek ve sanat erbabının şeyhlerine gösterdiği cinsten bir hürmet duygusu ile onları kendimize pir yapıyorduk. Stajımızı Hukuk Fakültesinin 5.sınıfı olarak görüyor, bu yeni üniversitemizde onların Hukuk Tarihi, Hukuk Felsefesi, Hukuk Sosyolojisi bilgilerini ve meslekî anılarını can kulağı ile dinliyorduk. Uzun yıllar geçmiş olsa da önemini yitirmeyen o dinlediklerimizi usanç duymadan kuşaktan kuşağa nakletmeyi görev addetmekteyim.

Dergimizin bu ve bundan sonraki sayılarında, avukatlık mesleğine uzun yıllarını vermiş, meslektaşlarımızın yetişmesine büyük emekler harcamış üstatlarımızı hatırlayacak, onları gençlerimize tanıtmaya çalışacağım. Onların kısaca anlatacağım mesleki yaşamlarından, genç kuşaklar için çıkarılacak çok önemli dersler olacağından eminim.

Bu sayımızda sizlere Erzurum Bölge Barosu’nun ilk kurucu başkanı Avukat Münir Alpagut üstadımızı tanıtacağım.

Avukat Münir Alpagut, 1892 yılında Erzurum’da doğmuş, 1914 yılında İstanbul Darülfünun Hukuk Mektebi’ni “Aliyulala” derecesi ile bitirmiştir. Birinci Dünya Savaşı döneminde, 1915-1919 yılları arasında askerliğini Asteğmen ve Yedek Teğmen olarak İzmir ve Kığı Cephesinde yapmıştır. 1919-1920 yıllarında Erzurum Bidayet Mahkemesi, 1920-1921 yıllarında Erzurum İstinaf Mahkemesi üyeliklerinde bulunmuş, 20 Eylül 1336 tarihli Albayrak Gazetesinin haberine göre vekaleten atandığı Vilayet Polis Müdürlüğü görevini de yürütmüştür. 1924 yılında Ardahan Hâkimliği görevine getirilmiştir. Bu görev esnasında, daha önce Rus-Ermeni işgali zamanında Ardahan Mutasarrıflığı da yapmış olan İbrahim Kadimof tarafından oluşturulan çeteyi çökerterek terör hareketlerinin önüne geçmiş, Taşnak Ermeni çetelerine karşı yaptığı amansız mücadelesiyle tanınan Hamşizade Celal Bey’in katillerini yakalatarak adalet önüne çıkarmıştır. 1924-1934 yılları arasında avukatlık ve baro başkanlığı, 1946-1950 yıllarında ise Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı yapmıştır.

Av. Ömer Olgun İstiklal Harbi’nden sonra Erzurum’a geldiğinde Av. Münir Alpagut ile birlikte Yenikapı’da ilk avukatlık yazıhanelerini açmışlardır.

Millî Mücadele döneminde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasında ve Erzurum Kongresinin düzenlenmesinde de büyük emekleri geçmiş olan üstadımız, daha sonraları ticaretle uğraştığı için yazıhaneyi ortağı Av. Ömer Olgun’a devretmiştir. 1952 yılında tedavi gördüğü Ankara’da vefat eden üstadımızın mezarı Cebeci Kabristanı’nda bulunmaktadır.

Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, Erzurum Belediye Tarihi 2 adlı eserinde Münir Alpagut’dan “meclisin bilge üyesi” diye bahsetmektedir.

Çok yakın arkadaşı olarak bilinen Kazım Yurdalan da ondan bahsederken; “O yalnız resmi vazife sahibi değildi, aynı zamanda harp ve istilaların işgal ve katliamların husule getirdiği memleketteki boşluğun doldurulması ve milli birliğin vücuda getirilmesi için bu mücadelenin ilk saflarında kendisine mahsus ve metin ruh ile ahzı mevki etti Birinci Cihan Harbinde İzmir’de ve Kığı cephesinde, Gavur dağlarının kar dalgaları arasında her türlü mahrumiyete katlanarak yedek subaylık vazife-i vataniyesini cephelerde ifa eden şuurlu, münevver evlatlarımızdan biriydi” cümlelerini kullanmaktadır.

Harf Devriminin yapıldığı dönemde halka yeni alfabeyi öğretmek için açılan kurslarda öğretmenlik yaptığı da anlatılan Münir Alpagut’un güçlü bir şairlik yönü de bulunmaktadır. Onun 1323 (1907) senesinde 55 yaşında vefat eden babası Mustafa Efendi için kaleme aldığı aşağıdaki şiiri bu iddiayı doğrular niteliktedir.

“Darı fani baki midir? Bu alemi ulviyete.
Mavlüy olan rahlet eder, kalmaz bu darı mihnete.
Malum değil vakti ecel, her biri bir sinde gider.
Kimi şebip kimi tuvan, hakusteri mahfiyete.
Gelmiş ise vakti ecel, en son olur bir şey sebep.
Kimi giderse fücceten, düşer kimi bir illete.
Layus halidir hasıli, kimse karışmaz hikmete.
Esbabini eden sual, terkeyler aklı hiffete.
Rahmetmedi zalim ecel, Hakişre defnoldu peder
Cismini verdim makbere, ruhunu rabbi izzete
İlmi ile amil idi, etmişti hasru meram
Şeri şerife rağbeti, nesi mübini ayete
Alemden edince cüzar, ağladı çeşmüm zaruzar
Fahreyle ey haki mezar, bu cismü beytü mefrete
Meyletmezdi âleme, destini etmişti diriğ
Meşugidi her süpişan ta ati rebbi izzete
Canından olmuştu bizar, derdi anın zalımidi
Bu dert ile ahırı kar, gargoldu nuri rahmete
İrcii emrini heman, cuş eyleyip etti sefer
Elli beşinde şadugam, ulaştı canı cennete
Baki değil hiç kimseye, encamımız mahvü harap
Mersiyede derceyledim, bu misreyi tesliyede
Tarihini yazdım Münir, pervazi illiyiniken
Bin üç yüz yirmi üçün, uğradı Salı hicrete
Namiyle tarihi diyar, derceyledim divanıma
Etti pederim müstefa, dünyayı tebdil cennete“

Ülkemize, şehrimize ve mesleğimize çok büyük emekleri geçmiş olan üstadımız Münir Alpagut’u rahmetle anarken, meslek üstatlarımızı anlatmaya devam edeceğimiz sonraki sayılarımızda “Camiamızda İz Bırakanlar” bölümünde görüşmek üzere tüm okuyucularıma sağlık, huzur ve başarı dileklerimle saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Av. Sadrettin HAŞILOĞLU