GelişimErzurumYazı

ERZURUM KONFERANSINDA İRAN’IN BARIŞ ELÇİSİ KİMDİR?

400 yıldan beri İran ile Türkiye arasındaki sınır, barış ve dostluk sınırı olarak bugüne geldiği için Rabbimize şükran borçluyuz. Bilindiği üzere tarih boyunca milletler arasında savaş ve çatışmalara neden olan veya barış ve dostluğa vesile olan kişi ya da mekanlara simgesel olarak önem atfedilmiş, bunlar tarihte kayda alınmışlardır. Birbirlerine komşu olan İran ve Türkiye arasındaki ilişkilerde, Erzurum kentimiz böyle bir konumu sahiplenmiştir.

İran ve Türkiye gibi iki büyük komşu ülke arasında ki ihtilaf ve çatışma zeminlerinin ortadan kaldırılması konusunda ülkelerimiz arasında imzalanan ve bugün hala geçerliliğini koruyan 1. ve 2. Arzene -terrum(Erzurum) Antlaşmalarının payı çok olmuştur.

İran, Osmanlı, İngiliz ve Rusya temsilcilerinin katılımıyla 4 yıl (1843-1847 Miladi yılı) süren dörtlü bir konferans düzenlenmiş, bitiminde 1. ve 2. Arzeneterrum (Erzurum) Antlaşmaları imzalanmıştır. 2. Antlaşmanın önemi diğerine göre daha fazladır. Bu Antlaşmaya gore iki komşu arasında asırlar boyunca sorun teşkil eden ve iki millet arasında savaş ve husumetlerin kaynağı olan muhtelif sorunlar çözüme kavuşturulmuştur.Taraflar arasında varılan anlaşmaya gore, iki ülke arasındaki ortak sınırlar Ağrı Dağı’nın en uç kuzey noktasından, en güney uç noktasında bulunan Khorramshahr (Muhammereh)'e kadar belirlenmiş, yapılan antlaşmaların uygulanmasıyla iki komşu arasındaki sınır anlaşmazlıkları son bularak milletlerimiz arasında barış ve dostluk kurulmuştur.

2. Erzurum Antlaşmasına İran’ı temsilen katılan kişinin karakteri ve taşıdığı vasıflar İran halkı için yapılan anlaşmanın özel bir öneme sahip olmasına sebep olmuştur. Sözü edilen temsilcimiz konferanstaki görevi bittikten sonra İran'ın siyasi ve sosyal hayatında özel bir konuma sahip olmuş, ismi İran tarihinde ve İran halkının hafızasında ölümsüzleşmiştir.

Kaleme alınan bu kısa yazıda bu tanınmış İranlı karakter ve devlet adamından ve isminin tarihimizde kalıcı olmasının nedenlerinden kısaca bahsetmek isterim;
Mirza Taghıkhan (Emir Kebir); Doğuştan, Azerbaycan Emir Nizam (Ordu Komutanı) 'lığına kadar,
1807 yılında İran'ın Farahan kentinde dünyaya gelen Mirza Taghıkhan'ın babası üst düzey devlet adamlarından birisine Aşçılık yapan biriydi. Kadim İran sosyal düzeninde kadim bir geleneğe göre elit ve zengin ailelere hizmet veren ailelerin çocukları arasında yetenekli olanları, bu aileler eğitimleri konusunda kendi evlatlarından ayırt etmezler, eğitim ve öğrenimlerine büyük ihtimam gösterirlerdi. Mirza Taghıkhan Allah vergisi olan zekası sayesinde İran’da ki bu kadim geleneğin kendisine sunduğu bu şansı ve fırsatı kullanarak şehzadelerle birlikte eğitim ve öğretimden nasibini almış ve kendisi Azerbaycan Valisinin şehzadelerinden birinin aşçısı olan babasıyla birlikte Tebriz’e gelmiştir.
Yetenek ve üstün kabiliyetleri sayesinde Tebriz hükümdarlarının dikkatini çeken Mirza Taghıkhan, çok genç yaşlarda devlet hizmetlerine başlamış ve 20 yaşındayken Azerbaycan ordusunda katip olarak işe başlamıştır. Sonrasında ise orduda hızla yükselen Mirza Taghıkhan, 1837 yılında İdari ve Askeri alanlarda en yüksek rütbe sayılan Azerbaycan Vilayeti Emir Nizam(Ordu Komutanı) rütbesine yükselmiştir.

Emir Kebir'in Diplomatik görevleri
Tebriz'den görevlendirilen Emir Kebir Rusya, Erivan ve Erzurum’da 3 diplomatik görevde bulunmuştur. İlk olarak 22 yaşındayken, İran Veliahtınında bulunduğu heyette görevlendirilerek Tiflis, St. Petersburg ve Moskova’ya 10 aylık (1829-1830) bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Söz konusu heyetin amacı Çarlık Hükümetinin Büyükelçisi Gribaydof'un istenmeyen davranışları ve provakasyonları neticesinde ayaklanan halk tarafından Tahran’da öldürülmesinden kaynaklanan ihtilafların çözümü ile ilgili idi.
Emir Kebir söz konusu heyette katip olarak bulunuyordu. Ziyaret sırasında yeteneklerini ispatlayarak kendisini tanıtmayı başardı. Rusya’da 10 aylık ikamet süresince bir çok askeri makamı, sanayicileri, eğitim ve kültür merkezlerini, devlet dairelerini, bankaları ve ticaret odalarını ziyarette bulunarak, Rusya toplumunun gelişim hayatıyla yakından tanıştı. Bu tanışma kendisinin siyasi geleceği için iyi bir tecrübe oldu.
Emir Kebir'in Erivan ziyareti ise bir protokol ziyareti şeklinde gerçekleşmiştir.
1843 yılında İran Şah'ından aldığı yetki belgesiyle Erzurum konferansına olağanüstü ve tam yetkili bir elçi olarak katılan Emir Kebir'in siyasi hayatında Erzurum’un çok önemli bir yeri vardır. 200 kişilik askeri ve sivil erkandan oluşan heyetiyle birlikte Erzurum’a gelen Emir Kebir, Erzurum Paşası tarafından Erzurum Kapısında karşılanmıştır. Beraberinde bulunan heyetin çoğu Tebriz’e geri dönen Emir kebir 35 kişilik bir heyetle yapılacak konferans için Erzurum’da kalmıştır. Konferansın ilk toplantısı Mayıs 1843 yılında yapılmış ve yapılan müzakereler sonunda İran, Osmanlı, İngiliz ve Rusya temsilcilerinin katılımıyla 2 Haziran 1847 günü Antlaşma imzalanmıştır.

Bahsi geçen 4 yıllık Konferans sırasında iki ülke arasında meydana gelen çeşitli hadiseler dikkate alındığında, Emir Kebir'in şahsi dirayetinin ve ortaya koyduğu karakterin ve yapılan işbirliğinin antlaşmanın imzalanmasında büyük bir etkisi olmuştur. Rus ve İngiliz Temsilcilerinin konferanstaki rolleri sembolikti ve tarafsız değillerdi. Konferanstaki İngiliz ve Rusya temsilcileri sadece kendi devletlerinin çıkarlarını koruyorlardı. Bu ikilinin konferansta takip ettikleri siyaset, göz önüne aldıkları çıkarlar ve aralarındaki çekişmeler Erzurum konferansındaki müzakerelerin gidişatını zorlaştırıyordu.

Konferansa Temsilen katılan İngiliz Temsilcisi Emir Kebir'in karakteri ve yapılan Müzakereler hakkında şöyle yazmaktadır: " Çok ölçülü konuşurdu. Ne zaman nerede ne diyeceğini biliyordu ve müzakereler esnasında ustaca yöntemler kullanırdı. Nerede üstten alacağını ve nerede alttan alacağını çok iyi bilirdi. Emir Kebir'in davranışları ve ortaya koyduğu tavır hem konferans sırasında hem de şehir gezintisi esnasında ağır başlılık ve metanet dolu idi. Öyle ki dost ve düşmanın saygısını kazanmıştı.

Erzurum’daki 4 yıllık ikametinin, Emir Kebir'in Siyasi karakter evriminde çok büyük payı olmuştur. Emir Kebir yapılan müzakereler esnasında Rus ve İngilizlerin İran hakkında yürüttükleri siyasetin amaçları hakkında ve uluslararası diplomasi işlemlerinin şekil unsurları hakkında birinci elden bilgi ve tecrübe sahibi olmuştur. Burada kazandığı tecrübeler sadrazamlığı sırasında yukarıda adları geçen güçler hakkındaki siyasetinin ayarında çok etkili olmuştur. Diğer taraftan Emir Kebir' in Erzurum’da bulunduğu sırada ülkede Tanzimat Dönemi olarak tabir edilen İdari ve Askeri reformlar yapılmakta idi. Bir Müslüman ülkede uygulanan bu reformları bizzat yerinde müşahede eden Emir Kebir’in edindiği intibalar onun gelecekte Sadrazamlık döneminde İran’da uygulayacağı siyasi, sosyal ve askeri reformlarında çok etkili olmuştur.

Türkçeyi Tebriz’de öğrenen Emir Kebir, Türkçeyi Erzurum’da daha çok geliştirdi. Bu onun ülkede yapılan Tanzimat gelişmelerinden faydalanmasını sağladı. Ayrıca Erzurum’da elçiliği dönemde birçok Avrupa kaynaklı ve özellikle Fransızca kitapları topladı ve kendi gözetiminde tercüme ettirerek, dünyamızın tarihi, coğrafyası, siyaseti ve ekonomisi hakkında Farsça bir kitap hazırlattı.
Sadrazam Emir Kebir’in en önemli hizmetleri
1847 de Tebriz’e dönen Emir Kebir yeniden Azerbaycan Vezir Nizamlığını üstlenerek, Nasireddin Mirza(Valiaht)'ya daha da yakınlaştı. 4 Eylül 1848 yılında vefat eden Muhammed Şah'ın yerine taht'a oturan Nasireddin şah; Azerbaycan Emir Nizam(Ordu Komutanı)'ı iken Emir Kebir'i Sadrazamlığa atayarak ona "Emir Kebir" lakabı ile birlikte yayınladığı bir kararla ülkenin tüm işlerini ona teslim etti. Emir Kebir ilerici karakteri ve önceki görevleri sırasında ülke içinde ve dışında edindiği tecrübeler ile kısa süren Sadrazamlığı döneminde büyük reformların ve hareketlerin temelini attı. Adını yeni İran mimarı olarak İran tarihine yazdırdı.
Emir Kebir döneminde temeli atılan ve İran’ın gelecekteki gelişmesinde önemli rol oynayan bazı hizmet ve reformlara aşağıda kısaca yer verilmiştir:
• Darulfunun Medresesinin kuruluşu ile birlikte öğrencilerin öğrenimi için yurt dışına gönderilmesi yerine, mühendislik, tıp, eczacılık, maden ve yeni ilimlerin yurt içinde eğitim ve öğrenimini sağladı.
• Devlet adamları ile halkın ülke ve dünyada yaşanan olaylar hakkında bilgi edinmeleri sağlamak amacı ve ülkede bilgi akışı ve oluşumunu sağlamak amacıyla ''Vakayi-i İttifakiye'' gazetesinin yayınlanmasını sağladı.
• Ülkenin mali ve idari sistemini düzeltmek, devletin gelir ve giderlerini ayarlamak amacıyla özel bir komisyonun oluşturması, sarayın masraflarının düşürülmesi ve saraylılar ile güç merkezine yakın kişilerin hesapsız harcamalarının önünün kapatılmasını sağladı.
• Ülkede etkin bir vergi sistemini oluşturarak yeterli miktarda vergi ödemeyen büyük mülk ve arsa sahiplerine vergi uygulamasını sağladı.
• iran'da yeni ordu oluşturulmasını, askeri okulun kuruluşunu ve bu amaç için tarafsız ülkelerden hocaların istihdamını, ayrıca ülkenin çeşitli yerlerinde silah ve mühimmat fabrikalarının kuruluşu ile garnizon oluşturulmasını ve İngiltere'den gemi alımı ile deniz kuvvetlerinin kurulmasını gerçekleştirdi.
• Ülke genelinde ve dışında cereyan eden durumlar hakkında bilgi edinme ve yabancı büyükelçilikler ile yabancı elemanların istihbarat faaliyetlerine karşı önlemlerin alınması amacıyla istihbarat ve güvenlik sisteminin oluşturulmasını sağladı.
• Sermaye mallarının ihracat ve ithalatını kontrol altına almak amacıyla ülkenin dış ticaret ile ekonomisini organize etti.
• Yurt dışı seyahatleri sonucunda elde edilen tecrübelerle çeşitli alanlarda fabrikalar kurarak, gençlerin meslek edinmeleri için yurt dışına; Rusya, İstanbul ve Avrupa’ya işgücünü gönderdi.
• Ülkenin her tarafına erişim amacıyla posta sisteminin ve çapar hanelerin kurulmasını sağladı.
• Hastane yapımı, Sağlık sisteminde reform ve özellikle aşılama ve önleyici sağlık hizmetleri üzerine vurgu yaparak, hastalıkların ülkeye girişini önlemek amacıyla ülke sınırlarında karantina uygulaması yoluyla sağlık sisteminin düzeltilmesini sağladı.

Emir Kebir’in Şehadetine neden olan reformlar
Emir Kebir’in yurt içindeki reformları, Nasireddin Şah’ın annesi gibi birçok fesat dolu bozuk saraylılar ve devlet adamlarının memnuniyetsizliğine ve onların Emir Kebir’e karşı olumsuz tutum takınmasına sebep oldu. Emir Kebirden rahatsız olan muhalifler onun, Şah’ı tahttan indirip yerine kendisinin geçme niyetinde olduğu konusunda Şah’ı ikna ettiler. Emir Kebir’in Rusya ve İngiltere’ye karşı bağımsız ve onur verici dış politikaları İran Sarayında rol sahibi olan yabancı güçlerin de memnuniyetsizliğine sebep oldu. Nihayet bu husumetler ve komplolar neticesinde Emir Kebir 39 ay Sadrazamlığının sonunda, Nasireddin Şah’ın kararı ile Sadrazamlıktan azledildi ve Kaşan kentine sürgüne gönderildikten 2 ay sonra 10 Ocak 1852 tarihinde Kaşan şehrinde bulunan Fin adlı bir hamamda şehit edildi. Naaşı ilk önce Kaşan’a nakledilerek daha sonra Kerbela’da İmam Hüseyin Türbesinin civarında toprağa verildi.

Son olarak, bu tanınmış vatansever devlet adamımızın anılmasıyla birlikte, tarihi Erzurum kent yöneticileri ile seçkin insanlarına bir öneride bulunmak isterim;

Milletler arasında barış ve dostluğu kurmuş olan seçkin ve önemli insan ve mekânların hatıralarına uygun olarak, Emir Kebir’in Erzurum’da uygun bir zamanda, Erzurum’a ve Emir Kebir gibi yüce ve değerli bir şahsiyete yakışır bir konferansla anılması gerekmektedir. Böylelikle tarihi değerlerimizi, ortak kültürümüzü, ticari ve insani ilişkilerimizi, etkileşim ve dostluğumuzu, yeni kuşaklara anlatma sırasının bize geldiğini, ayrıca bu dostlukların sağlamlaştırılması, taş üstüne taş koyma sırasının da bize geldiğini ve bundan oluşacak faydalardan karşılıklı olarak yararlanmamız gerektiğini." Dile getirmeliyiz.

İsimsiz