GelişimErzurumYazı

Son Dönem Erzurum Valilerinin Soğuk İklimle İmtihanı

Anadolu’nun zirvesinde yer alan kadim şehir Erzurum, kuruluşundan günümüze kadar önemli misyonlar üstlenmiş, Osmanlı arşiv belgelerinde “Anadolu’nun kilidi” olarak anılmıştır. Osmanlı Devleti’nin güvenliğinin sağlanması açısından önemli bir lokasyonda bulunan Erzurum vilayeti, bulunduğu konum itibariyle karasal bir iklime sahiptir. Uzun ve soğuk geçen kış mevsimleri vilayetin kimliğiyle bütünleşmiş, Erzurum soğuğun hüküm sürdüğü vilayet olarak akıllarda kalmıştır.

Soğuk havaya alışan ve hayatlarını buna göre şekillendiren Erzurumlular için ağır iklim şartları gündelik yaşamın bir parçası olmuştur. Ancak aynı şeyi Erzurum’a sonradan gelen insanlar için söylemek mümkün değildir. Sıcak ya da ılıman bir iklimden karasal bir iklime geçiş yapan yabancıların aradaki sıcaklık farkına uyum sağlamaları kolay olmamıştır. Nitekim bu zorluk Erzurum’a tayin olan valilerde dahi kendisini göstermiştir. Yerel halka göre daha iyi yaşam standartlarına sahip olmalarına rağmen son dönem Erzurum valilerinin de soğuk havadan muzdarip oldukları, hatta bu nedenle farklı yerlere tayin istedikleri görülmektedir.

Bu konuda dikkati çeken valilerin başında Fosfor Mustafa Sıtkı Paşa gelmektedir. Anadolu İstihkâmâtı Komisyonu Reisliği, Trabzon-Erzurum-Bayezid karayolunun inşası ve farklı zamanlarda üç dönem Erzurum valiliği görevini yürüten Fosfor Mustafa Sıtkı Paşa, 1879-1889 yılları arasında yürüttüğü son valiliği döneminde bir tayin talebinde bulunmuştur. Mustafa Sıtkı Paşa 1888 yılında Yıldız Sarayı’na yazdığı bir telgrafla romatizma hastalığından dolayı artık hareket edemediğini, görevini yapmakta zorlandığını belirtmiş ve İstanbul’a dönmek için izin talep etmiştir. Bir nevi emeklilik talebinde bulunan Fosfor Mustafa Sıtkı Paşa’nın bu talebi dönemin siyasi koşullarından dolayı II. Abdülhamid tarafından uygun görülmemiş ve paşanın Erzurum’dan ayrılmasına izin verilmemiştir (BOA. İ.DH.1085.85133). Hasta olmasına rağmen görevinde kalması istenen Fosfor Mustafa Sıtkı Paşa bu talebinden bir yıl sonra 1889’da vefat etmiş ve Erzurum’a defnedilmiştir.

1896-1901 yılları arasında Erzurum valiliği görevini yürüten Mehmet Şerif Rauf Paşa’nın da soğuk havaya intibak etmekte zorlandığı görülmektedir. Nitekim Erzurum’daki görevinin üçüncü yılında, 31 Ekim 1899 tarihinde Yıldız Sarayı’na bir telgraf çeken Mehmet Şerif Rauf Paşa, Erzurum’un havasından düçâr-ı ızdırab olduğunu belirtmiş ve yeni bir görev talebinde bulunmuştur (BOA.Y.PRK.UM.48.66). 1895 yılından beri Anadolu Islahatı projesini yürüten Ahmet Şakir Paşa’nın 20 Ekim 1899 tarihinde vefat etmesi üzerine, Mehmet Şerif Rauf Paşa da söz konusu telgraf vasıtasıyla Anadolu müfettişliği görevine talip olmuştur. Ancak Mehmet Şerif Rauf Paşa’nın bu talebi kabul edilmemiş, kendisi 1901 yılında Selanik valiliği görevine atanmıştır. Mehmet Şerif Rauf Paşa’nın yerine de Erzurum valiliği görevine Musul Valisi Mustafa Nazım Bey tayin edilmiştir.

Erzurum’da yaşanan en önemli toplumsal olaylardan birisi olan 1906-1907 vergi ayaklanması, kısa süre içerisinde dört valinin değişimine neden olmuştur. Ayaklanmanın ilk patlak verdiği zaman valilik görevinde bulunan Mustafa Nazım Bey 5 Nisan 1906 tarihinde görevden alınmış yerine de Diyarbakır Valisi Mehmed Ata Bey atanmıştır. Erzurum’da yaşanan ayaklanmayı bastırmak ve düzeni sağlamak amacıyla valilik görevine atanan Mehmet Ata Bey’in de soğuk havayla imtizaç edemediği görülmektedir. Yazın başlarında geldiği Erzurum’da havanın soğumaya başlamasıyla beraber çetin bir kış ikliminin yaşanacağını anlayan Mehmet Ata Bey, 4 Eylül 1906 tarihinde Dahiliye Nezareti’ne başvurmuş, kendisinin İstanbul’daki Memûrîn Mülkiye Komisyonu azalığı görevine tayin edilmesini talep etmiştir (BOA.DH.ŞFR.369.125). Dahiliye Nezareti’nin Mehmet Ata Bey’in bu talebine cevabı olumsuz olmuştur. Ancak kendisi yukarıda belirtilen vergi ayaklanmasının devamı niteliğindeki bir olay sonucu 29 Ekim 1906 tarihinde görevinden azledilmiş ve İstanbul’a dönmüştür.

Mehmet Ata Bey’in yerine Erzurum valiliği görevine Mamuretülaziz valisi Mustafa Nuri Bey atanmıştır. Vilayetteki karışık durumu düzeltmek ve kamu düzenini sağlamak adına önemli hizmetlerde bulunan Mustafa Nuri Bey’de soğuk ikimden muzdarip olmuş ve tayin talebinde bulunmuştur. 29 Ekim 1906 tarihinde atandığı Erzurum valiliği görevinin altıncı ayında, 18 Nisan 1907 tarihinde Sadarete bir telgraf çeken Mustafa Nuri Bey, denizden 1920 metre yükseklikte bulunan ve sekiz ay boyunca kış mevsiminin hüküm sürdüğü Erzurum’un soğuk havasının sağlığını bozduğunu belirtmiştir. Geçmişte iki kez Avrupa’ya giderek tedavi gördüğü rahatsızlığının da son zamanlarda nüksettiğini aktaran Mustafa Nuri Bey, kendisinin Adana, Halep, Beyrut gibi sıcak vilayetlerden birisine tayin edilmesini talep etmiştir. Ancak bu talep sadaret tarafından uygun görülmemiştir (BOA.BEO.3037.227736). Nitekim Mustafa Nuri Bey, 3 Ekim 1907 tarihinde Ankara valiliği görevine atanmış ve Erzurum’dan ayrılmıştır.

İkinci Meşrutiyet’in ilanından bir yıl sonra Erzurum valiliği görevine atanan Mehmed Celal Bey, ittihatçı kişiliğiyle bilinen önemli bir şahsiyettir. Üst düzey görevlerde bulunan Mehmed Celal Bey, 1909-1911 yılları arasında Erzurum’da görev yapmış ve vilayetin gelişmişlik sorununun çözümü için teşebbüslerde bulunmuştur. Mehmed Celal Bey de ismi anılan selefleri gibi iklimin ağırlığından yakınmış, soğuk havaya uyum sağlayamamaktan şikayetçi olmuştur. Mehmed Celal Bey, 17 Şubat 1911 tarihinde Dahiliye Nezaretine bir telgraf çekmiş ve Hüdavendigar valiliği görevinin boşalacağını duyduğunu, kendisinin de bu göreve talip olduğunu belirtmiştir (BOA.DH.MTV.10.40). Mehmed Celal Bey’in talebi Dahiliye Nezareti tarafından uygun görülmemiştir. Ancak Mehmed Celal Bey, bu talebinden yaklaşık altı ay sonra Edirne valiliği görevine atanmıştır.

Dr. Nurullah NEHİR