GelişimErzurumYazı

BEN ''SEMANTİK SEYİR'' DİYEREK BAŞLAYAYIM, SİZ ''ANLAM YOLCULUĞU'' DİYE ANLAYIN... MAHZURU YOK...

Kelimelerden bahsediyoruz tabii ki... Osman, başlangıçta kuş yavrusu yahut ejderha yavrusu... ejderhadan kasıt kimilerine göre yılan...
Sonra Halife Osman... zinnureyn... iki nur sahibi...
Bizim beyimizin de ismi...Kara Osman beyimizin...burada itirazlar var biliyorsunuz...Ataman'dı, Otman'dı gibi...
Ne kadar itiraz edilirse edilsin, sonunda koca bir imparatorluk O'nun mirası ve O'nun o adıyla anıldı: Osmanlı...
Anlam yolculuğunun bugünkü durağında artık Osman denildiğinde ilk anlamı hatırımıza gelmiyor... Sevda, sadece kara demek başlangıçta...
Anlam zenginliğini sevdalananlara borçlu...
Bazı fukara türkler, karınları doyunca yahut doymadan onu iyice karartmışlardır ki şahanedir: Kara Sevda...
Hiçbirimizin aklına, hocam sevda zaten kara demek şeklinde bir itiraz gelmez...
Yurt'un anlamı, Divan-ı Lügati't Türk'e göre delik’tir... evet, delik...
Orhun Abideleri'nde ise çadır demektir...
Asırlar sonra bugün; kaçımızın aklına, yurt denildiğinde delik veya çadır geliyor...
Kelimelerin bir de, lisan anlamındaki, dilleri dolaşırken başlarına gelenler var ve kopya iyi bir örnek...
Latincede bereket demek ve bizdeki anlamı malumunuz...
Burada durup; ortak dil sadece ortak kelimeler demek değildir, kelimelerin zihnimizde ortak anlamlar kazanması ve bilhassa ortak çağrışımlar sağlamasıdır demek vardı da... büyük laflar etmekteki acemiliğim malumunuz...
Paris hırsızları tabii ki yine Fransızca kelimelerle fakat onlara başka anlamlar yükleyerek aralarında bir dil oluşturmasalardı argodan haberimiz olmayacaktı... büyük ihtimalle her dilin içinde yine öyle bir alt dil yahut grup dili olacaktı da adı argo olmayacaktı...
Yazıya küçük bir müdahale için müsaade istirham ediyorum: Paris hırsızlarından beri argo, aşk gibidir... onun kadar kanun dışı ve onun kadar otoritenin hasmı...
Dilin kendisi gibi argoyu da bir zekâ var eder ve geliştirir... ancak o zeka genellikle gizlenmek ve gizlemek zorunda olanların zekasıdır...
Argoya uğramış yahut argoda üretilmiş kelimeler ortak dile döndüklerinde yahut girdiklerinde daha önceki anlamları unutulmaya yüz tutar... zula mesela...
Yunanca basmak, sıktırmak fiilinden ve tabaka haline getirilmiş esrar demek... argoda, bulundurulması yasak bir şeyin kendisi yahut saklandığı yer...
Ortak dile döndüğünde ve hususen Ahmet Arif'ten beri, mahzun resminin bulunduğu yerdir ki kalbimiz olması gayet muhtemel...
Bir balık adı olan paçozu hatırlayınız şimdi... yahut indira gandiyi... indiragandinin eski argosu da hoştur ha: Hacıladı yahut haca götürdü... ...
Benim en fazla sevdiğim kısma geldik galiba... korkarım erken bitecek ve metnin en hüzünlü kısmında basılacağım...
Kelimelerin anlam yolculuğunda bir durak daha vardır... sessizdir, sedasızdır ve sadece iki kişinin arasındadır...
Şimdi çocukluğunuza gidin ve annenizin yanına... ortak kelimelerinizin birincil anlamı, diğer anlamlarından uzak hatta habersiz ve sadece ikinizin arasındadır...
Anneniz tenbihler: Üstünü açma... ne üst'ün ne açma'nın önceki ve sonraki anlamları ikinizin de hatırına gelmez... kelimeler, sevme durağından geçmektedirler...
Vallahi ne Freud ile ne Jung ile ne Oedipus ile ne de Electra ile ilgisi yok ve ilgimiz de yok... aradığınız ve aradığımız, kelimeler için annemizle kurduğumuza benzer anlam ve çağrışım birliğidir...
Ey bulanlar diye başlayan bir paragraf iptal edildi...
Sizin yaşlılığınız kelimelerinizin de yaşlılığına denk gelir... doğrusu yalnızlıktı da...
Kelimelerin anlam yükü azalmıştır yahut alçak gönüllülükle size öyle gösterirler...
Bu birkaç cümleyi bence kelimelerin sizde sadece acıklı anlamları kaldığında okuyun...
Unutmayın...''İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık'' Han Duvarları'na yazılmıştır... yurduna varamadan ölecek, veremli ve Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış için...

Mustafa DUMAN