“Yenilmez Türkler” unvanıyla bilinen Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmak üzere olduğu dönemlerdi. İmparatorluğun idam fermanı olan Mondros Mütarekesi’nin (30 Ekim 1918) imzalanmasından sonra emperyalist ülkeler Türklüğün son kalesi olan Anadolu’yu ele geçirmek için planlarını yapmışlar, bu düşünceleri doğrultusunda Doğu Anadolu’da bir Ermenistan devletinin kurulmasını dahi kararlaştırmışlardı.
600 yıllık Cihan İmparatorluğu dağılmış, Balkanlardan ve Kafkaslardan göç eden muhacirler, akın akın Anadolu’ya gelmeye başlamışlardı. ‘Hasta Adam’ın son nefesini vermesini bekleyen emperyalist ülkeler “Vatan toprağı kutsaldır. Kaderine terk edilemez!” diyen ve bu karanlık günlerden aydınlık günlere ulaşılacağına inanan, her gecenin bir sabahı olduğunu bilen, yürekleri vatan aşkıyla dolu asîl bir ruhun ortaya çıkacağını hesaba katmamışlardı.
İşte bu asîl ruhun baş temsilcisi Mustafa Kemâl Paşa ve arkadaşları Anadolu’ya geçip ‘Ulusal Kurtuluş Harekâtı’nı başlatmak üzere her türlü planlarını yapmışlar, eninde sonunda bu işgalcilerin geldikleri gibi gideceklerine inanmışlardı. İşte, o ruhun baş temsilcisi olan Mustafa Kemâl Paşa, 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a giderken binmiş olduğu ‘Bandırma Vapuru’nda arkadaşlarına “Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız maddedir! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz Anadolu’ya ne silah, ne cephane götürüyoruz; biz ideâl ve iman götürüyoruz” diyerek, Millî Mücadele yolundaki inancı ve ilkeyi özetlemişti.
lan Erzurumlular “Vilâyât-ı Şarkiyye Ermenistan olamaz!” diye dünyaya haykırıp ‘Vilayât-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Erzurum Şubesi’ni açarak teşkilatlanmışlar ve 17 Haziran 1919’da ‘Erzurum Vilayet Kongresi’ adı altında bir kongre düzenleyerek kararlılıklarını duyurup, bağımsızlık meşalesini ateşleyecek olan Mustafa Kemâl Paşa’yı beklemeye başlamışlardı.
19 Mayıs 1919’da Samsun’ çıkan ve 45 günlük zorlu bir yolculuktan sonra Havza, Amasya ve Tokat üzerinden 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a gelen Mustafa Kemâl Paşa, karşısında Millî Mücadele’ye hazır, kararlı ve bilinçli bir Erzurum bulmuştu. Samsun’da tutuşturulan bağımsızlık meş’alesi Erzurum’da alevlenmiş ve bu ateş tüm Anadolu’yu aydınlattığı gibi mazlum milletlere de esin kaynağı olmuştu.
3 Temmuz 1919 gününde geldiği Dadaşlar diyarında 57 gün kalan Gazi Paşa’nın hayatında Erzurum’un çok özel bir yeri olduğu muhakkaktır. Askerlikten istifa ederek sine-i millete dönmesi, Cumhuriyet kavramından ilk defa bahsetmesi, millî iradeyi hâkim kılma düşüncesini açıklaması, Erzurum hemşerisi ve Erzurum mebusu olması, Gazi Paşa’nın hayatında önemli izler bırakan yaşanmışlıklardır.
3 Temmuz 1919’da Erzurum’a ayak basan Paşa, Dadaşlar diyarında gördükleri ve hissettikleriyle “Bu milletle neler yapılmaz ki!” diyecek heyecanı ve güveni duymuştur.
3 Temmuz 1919’da Erzurum’da başlayan Cumhuriyet’in şanlı hikâyesi, tarihin dönüm noktalarından biri olarak hafızalarda yer almış, tüm dünyaya buradan Sultan Alpaslan’ın açtığı Anadolu kapısının asla kapanmayacağını duyurmuştur!
102 yıl önce Erzurum’a atılan azmin ve inanmışlığın adımı, bu gün üzerinde gururla ve güvenle yaşadığımız Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolun ilk adımıdır.
Bu ilk adımla, 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi yapılarak tüm dünyaya manda ve himâyenin kabul edilmeyeceği, ‘Misak-ı Millî’ sınırları içerisinde vatan toprağının bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı, millî iradenin hâkim kılınacağı haykırılmıştır.
Mustafa Kemâl Paşa’nın Erzurum’a gelmesi muasır medeniyet yolunda atılacak adımların ilk habercisi, millet olma bilincinin hatırlatılması ve az zaman da çok işler başarılabileceğinin de müjdesi olmuştur.
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir toplumun oluşturulacağının ilk adımı olan bu geliş, yabancıların telkin ve direktifleriyle bir ülkenin yönetilmeyeceğini anlatması açısından da son derece önemli mesajlar vermektedir.
Özetle, 102 yıl önce Erzurum’da şekillenen yol haritasıyla kapitülasyonlar ve ‘Düyûn-ı Umumiye’ ile yapılan sömürüye dur denilmiş, halkın refah ve mutluluğu için her alanda bir seferberliğin başlatılması hedeflenmiştir.
3 Temmuz 1919’da mümbit Erzurum toprağında yeşeren Cumhuriyet’in Ata tohumu Anadolu’yu kısa zamanda sararak hayatın her alanında meyvelerini vermiş, bu gün 83 milyon nüfusu ve dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmanı gururu ile aklın ve tekniğin öncülüğünde Türk-İslâm dünyasının güvenle baktıkları bir ülke konumuna gelmiştir.
Bu kutlu yürüyüşün ilk adımını atan Mustafa Kemâl Paşa ve onunla omuz omuza yürüyerek bize özgür bir ülke bırakan Milli Mücadele’nin eşsiz kahramanlarını, tüm şehit ve gazilerimizi bu münasebetle bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz.
Erzurum/ Temmuz 2021