GelişimErzurumYazı

BAKÜ VE AZERBAYCAN’DA GÖRDÜKLERİM

Bakü’ye geldiğimizi haber alan Karslı berber Mustafa Efendi ile Yeni Gazili Halit gelip bizi buldular. Çünkü arkadaşlarından Berber İsmail Efendi de benimle beraberdi.

Burada birçok haber aldık. Bizlerden sonra, Berber Mustafa Efendi’yi de ailesiyle birlikte Bakü’ye sürmüşler. Eşi, 2 yaşındaki çocuğu Gülizar ile tramvaydan inerken düşmüşler, kendisi yaralanmış, zavallı çocukcağızın ayağı kırılmış olduğundan ikisinin de Tagiyev’in hastanesinde tedavi edilip çıkarıldığını söylediler. Şimdi Berber Mustafa Efendi Uğurlu soyadını almış, Bizim Berber diye bir salonu var. O ayağı kırılan Gülizar is İstanbul Tıp Fakültesi’nden Diş Tabibi olarak mezun olmuş, Kars’ta büyük bir muayenehane açmış, çalışıyorlar.

Bakü’de İsmailiye Binası – Cemiyeti Hayriye Genel Merkezi

Bakü’yü Berber Mustafa Efendi ile gezdim. İlk iş olarak Bakü Cemiyeti Hayriyesi’ne gittik, orada ileri gelenlerle tanıştık. Burada istiklâl aşkıyla cemiyetler kurulmuş, durmadan çalışıyordu. O oturduğumuz İsmailiye Binası’nda Musa Nagiyev’in 50 yataklı misafirhaBAKÜ VE AZERBAYCAN’DA GÖRDÜKLERİM Fahrettin Erdoğan MART 2021 51 nesi vardı ki; her gelen Türk yolcusu burada aylarca kalır, yiyeek ve yatakları temin edildiği gibi, çamaşırları yıkanır, bütün masraf Nagiyev’in kasasından ödenir, misafirlerden bir tek kuruş bile alınmazdı. 3.000 sabit koltuğu olan büyük bir salon vardı, kadınlara ait yukarıda localar mevcuttu. Bakü Türkleri bütün yıkıncaklarını burada topluyorlardı. Bu muhteşem binayı Nagiyev Cemiyeti Hayriye’ye bağışlamıştı. Nagiyev’in İsmail adında, genç yaşta vefat eden bir oğlu varmış. Binasının sekizinci katında oğlunun heykelini bir oda yaptırıp koydurmuş ve buraya “İsmailiye” denmesi buradan ileri gelirdi.

Ağa Musa Nagiyev 27 yaşında vefat eden İsmail Nagiyev

Bundan başka 200 yataklı bir de yetimhanesi vardı. Buraya cepheden toplanan kimsesiz çocuklar getirilerek bakımları sağlanmıştı. Bakü’de kaldığımızın haftasında Tagiyev Hacı Zeynel Abidin Efendi’nin ziyaretine gittim. Bakü’deki her zengin Türk’ün evinin kapısında Dağıstanlı Avar ve Lezgilerden bir kapıcısı bulunuyordu. Gittiğim evin kapıcısı derhal Hacı’ya haber verdi. Kabul edildim. Arkadaşım İbrahim Efendi ile Hacı’nın elini öptük, yer gösterdi, oturduk. Kim olduğumuzu sordu. Kendimizi tanıttık. Türk esirleri olduğumuzu öğrenince, yerinden kalktı, elimizi sıktı ve gözlerimizden öptü. Hacı 50-60 yaşlarında Azerbaycan Türklerinden, dinç bir ihtiyardı. Çok hoş sohbeti vardı. Türk ordularının Kafkasya ve Bakü’ye geleceklerine inanmış olduğu için, bize yılmadan çalışmamızı tavsiye ediyor, bütün servetini Türklük ve kurtuluş uğrunda sarf edeceğini vadediyordu. Savaşın ikinci yılında Hacı büyük bir hastalık geçirdi. Bütün Türkistan gazeteleri onun sıhhatiyle ilgili olup, günde iki defa sıhhatine ait haber yazıyorlardı. Bir gün, Hacı’nın son günlerini yaşadığını ve cemiyet adamlarını başına toplatıp, vasiyetini yapacağını haber veriyorlardı. Bakü halkı evinin etrafını sarmıştı ve Hacı şöyle vasiyet ediyordu:

“Cemaat, ben bugün öleceğim, Türkler mutlaka Bakü’ye gelecektir, gelen ordunun komutanına benim vasiyetimi söyleyiniz, orduyu çekerek önünde bandolarıyla benim mezarımı çiğneyip geçsinler, ruhum ancak o zaman şadolur. Şehrin en yüksek mevkiinde bulunan 800 odalı ve 8 milyon altın rubleye yapılan bu binayı Enver Paşa’ya bağışladım, karargahını bu binaya kursun.”

Bu haber yayılına bütün Türkler yeis ve üzüntü içinde kalmışlardı. Hacı’nın ölüm haberini ve cenaze törenini gazeteler haber vererek diye beklenirken, tekrar kurtulmaya yüz tuttuğunu yazmaya başladılar. Tekrar Bakü cemiyetini başına toplayarak ikinci bir vasiyet yapıyor:

“Bu hastalıktan kurtuluşumun sadakası olarak Bakü’nün ortasında bulunan arazimin içine bir aminin temeli atılacak ki, bütün Bakü Müslüman Türklerini bayramlarda içine alacak adar büyük olacak, sonra 200 yataklı bir hastane ve 100 öğrenci alacak kadar okul temellerinin atılması için 3 milyon altın sarfına emir veriyorum.”
Türk Milleti’nin büyük hizmetkârı Hacı Zeynelabidin Tagiyev
Hacı hastalıktan kurtuldu, halk da Tanrı’ya şükredip sevindi. Ziyaretimizde Hacı bize çok iltifatta bulundu, çay, pasta ikram etti, elini öperek ayrıldık. İkamet ettiği kaşane fevkalade muhteşem olduğu için insan içinde iken ne tarafına bakacağını şaşırırdı. Bina yapılıp eşya yerleştirilme işi tespit edilirken Moskova’dan 8.000 lira ücretle tutulmuş olan bir mühendis yerleştirmeyi bir plan dahilinde yerinde yapıyordu. Çar Nikola Kafkasya’ya geldiğinde Hacı’ya bu evde misafir olmuştu. Hacı’nın Bakü’de 800’den fazla muhteşem evleri vardı. Kafkasya ve Azerbaycan’daki yirmi şehirde hem okulları hem de hastaneleri vardı ki, bütün masrafları Hacı’nın bütçesinden çıkardı.

Bakü’deki yetimhaneleri de gidip gezdim. Erzurum cephesinden getirilen bin kadar çocuk ve kadına burada bakılıyordu. Her 10 çocuğun bir hizmetçisi olup her cuma günlerinde ayrı ayrı renkte elbiseler giydirilerek gezmeye çıkartılıyordu. Okuma çağındakileri günde 4 saat okutturuyorlar, 4 saat de iplik fabrikasına götürüp, kutulara doldurulan iplik makaralarını kulplu sepetle çocuklar büyük sandığın yanına ötürüyorlar ve büyükler de sandığı dolduruyorlar. Hacı’nın bir yandan milyonu artarken, buna at başı giden o kadar da hayrı artıyordu. Hacı’nın yüksek tahsili yoktu, yalnız ilk tahsili vardı. Ticaret işlerinde ve siyasette biricikti; işlerini herkesten daha ileriye götürmesini biliyordu. 1900 yılından sonra kendisine Neft – Petrol Kralı adı verilmiştir.
Hacı Türk birliği için çok emek ve para sarf etmişti. Ahundlar ve Hocalar da ne Şiilik ve ne de Sünnilik vardır yalnız hak dininde Müslümanlık ve milliyet bahsinde de yalnızca Türklük vardır” diye vaaz ve propaganda edenlere 1000 lira ikramiye veriyordu. Bir Kafkaslı Sünni ile bir Azerbaycanlı Şii kız ve oğlana çöpçatanlık yapanlara ve bunları evlendirenlere 3.000 lira ikramiye veriyordu. Kendisi de bu maksatla Dağıstanlı Sünni biri ile evlenmişti. Savaş esnasında Türkiye cephesinden gelen Rus ve Ermeni subayları ile erlerinin yanında her kim bir Türk kadınını görüp de ellerinden almak için cemiyete haber verirse; ona da derhal 3.000 lira mükafat verdiriyordu. Hacı bu siyaseti ile ve parası ile Kafkasya’daki Türk birliğinin kurulmasına çalışıyordu.

Fahrettin ERDOĞAN